Makaleler
Ocak 20, 2025
Çift Terapisi, ilişkilerindeki sorunları çözmek, daha sağlıklı iletişim kurmak ve ilişkinin kalitesini artırmak amacıyla çiftlerin bir terapist eşliğinde katıldıkları psikoterapi sürecidir. Bu terapi, iki kişi arasındaki […]
Ocak 20, 2025
Cinsel Terapi, bireylerin ve çiftlerin cinsel sağlığı, işlevselliği ve tatminini iyileştirmeye yönelik profesyonel bir tedavi sürecidir. Cinsel terapi, cinsel sorunlar yaşayan kişiler veya çiftler için psikolojik, […]
Ocak 20, 2025
Ergenlere Yönelik Psikoterapi, ergenlik dönemindeki bireylerin psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarına yönelik uygulanan bir terapi türüdür. Ergenlik dönemi, fiziksel, duygusal ve sosyal değişimlerin hızlı olduğu, kimlik arayışı […]
Ocak 20, 2025
Bireysel (Yetişkin) Psikoterapi; bir psikoterapist ile birebir yapılan, kişiye özel bir terapi sürecidir. Bu terapi türü, yetişkin bireylerin yaşamlarındaki duygusal, psikolojik ve davranışsal zorlukları aşmalarına yardımcı […]
Tedavi ve Tanılar

Panik Atak

Şizofreni

Depresyon

Ruhsal Travma

EMDR Tedavisi

Bilişsel Davranışçı Terapi

Aile, Çift Terapisi

Ergen Terapisi

Yeme Bozuklukları

Cinsel İşlev Bozuklukları

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Tükenmişlik Sendromu
Sıkça Sorulan Sorular
Psikoterapi nedir ?
Psikoterapi, bireylerin duygusal, zihinsel ve davranışsal zorluklarını ele almak amacıyla bir terapist ile yapılan konuşma temelli bir tedavi sürecidir. Bu süreç, kişilerin yaşadıkları stres, kaygı, depresyon, ilişki sorunları gibi zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlar. Psikoterapi, kişinin içsel dünyasını daha iyi anlamasına, olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmesine ve genel yaşam kalitesini iyileştirmesine olanak sağlar.
Birçok farklı psikoterapi yöntemi vardır. Bunlar arasında bilişsel-davranışçı terapi (BDT), psikanalitik terapi, insan merkezli terapi ve aile terapisi gibi yaklaşımlar bulunur. Hangi yöntemin kullanılacağı, kişinin ihtiyaçlarına ve terapistin yaklaşımına göre değişir.
Aile Terapisi nedir ?
Aile terapisi, aile üyeleri arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine yönelik bir psikoterapi türüdür. Aile terapistleri, ailenin karşılaştığı zorlukları anlamalarına, etkili iletişim kurmalarına ve sağlıklı ilişki dinamikleri geliştirmelerine yardımcı olurlar. Bu terapi türü, bireysel sorunların aileyi nasıl etkilediğini keşfeder ve aile içindeki herkesin daha sağlıklı bir şekilde birbirleriyle etkileşimde bulunmasını sağlamayı amaçlar.
Aile terapisi, özellikle iletişim bozuklukları, çatışmalar, çocuk ve ergen sorunları, boşanma, travma, depresyon ve kayıplar gibi durumlarla başa çıkarken faydalıdır. Terapist, ailenin güçlü yönlerini keşfederek, çözüm odaklı bir yaklaşım benimser. Terapinin amacı, aile üyelerinin birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlamak, sorunları birlikte çözmelerine olanak tanımak ve duygusal bağlarını güçlendirmektir.
Genellikle, tüm aile üyelerinin terapiye katılması önerilir, ancak gerektiğinde sadece belirli aile bireyleri de terapiye katılabilir. Aile terapisi, herkesin sesini duyurmasına ve daha sağlıklı bir ortamda birlikte yaşamasına yardımcı olabilir.
Ne zaman psikolojik yardım almalıyım ?
Psikolojik yardım almak, ruhsal sağlığınızın korunması ve iyileştirilmesi açısından önemli bir adımdır. Herkesin zaman zaman zorlayıcı dönemlerden geçtiği doğaldır, ancak bazı durumlarda profesyonel destek almak faydalı olabilir. İşte psikolojik yardım almanız gerektiğini gösteren bazı işaretler:
Sürekli Depresyon Hissi: Uzun süreli üzüntü, boşluk hissi ve umutsuzluk duygusu, depresyonun belirtileri olabilir. Eğer bu duygular günlük hayatınızı etkiliyor ve geçmiyorsa, bir uzmandan yardım almak önemlidir.
Kaygı ve Stres: Sürekli endişe, panik ataklar veya aşırı stresle başa çıkamıyorsanız, bu durum profesyonel yardım gerektirebilir. Kaygılarınız hayatınızı zorlaştırıyorsa, bir terapist desteği faydalı olabilir.
İletişim ve İlişki Sorunları: Aile içi çatışmalar, partnerle anlaşmazlıklar veya arkadaşlarla olan problemler sürekli hale geldiyse, iletişim ve ilişki terapisi faydalı olabilir.
Davranışsal Değişiklikler: Alkol, madde kullanımı, yeme bozuklukları gibi sağlıksız alışkanlıklar geliştiyse, bu durum psikolojik bir desteğin gerekliliğini işaret edebilir.
Travma ve Kayıplar: Bir kayıp, travma veya büyük değişim sonrasında zorlanıyorsanız, duygusal iyileşme sürecinde profesyonel destek almanız iyileşme sürecini hızlandırabilir.
İntihar Düşünceleri veya Kendine Zarar Verme: Bu tür düşünceler ciddi bir uyarıdır. Hemen profesyonel bir yardım almak hayati önem taşır.
Psikolojik yardım almak, duygusal sıkıntıları aşmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için cesaret gerektiren bir adımdır. Eğer kendinizi sürekli olarak kötü hissediyor veya sağlıklı bir şekilde başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir uzmandan yardım almak hayatınızı iyileştirebilir. Unutmayın, psikolojik destek almak bir zayıflık değil, sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli bir adımdır.
Bir Seans Danışmanlık ne kadar sürer ?
Bir psikoterapi seansı genellikle 45-50 dakika arasında sürer. Bu süre, terapistin yaklaşımına ve terapi türüne bağlı olarak biraz farklılık gösterebilir. Bazı terapistler, özellikle ilk görüşmelerde, seansın 60 dakikaya kadar uzayabileceğini belirtebilirler. Ancak çoğu durumda, bir terapistin seansı 50 dakika ile sınırlı tutması yaygındır.
Bir terapistin belirlediği süre boyunca, danışanın sorunlarına odaklanılır ve çeşitli teknikler veya müdahaleler kullanılarak ilerlenir. Seansın sonunda, terapist ve danışan arasındaki ilerleme değerlendirilir ve bir sonraki adımlar hakkında konuşulur. Terapinin süresi ve sıklığı, danışanın ihtiyaçlarına göre değişebilir; bazı kişiler haftada bir seansa katılırken, bazıları daha seyrek veya daha sık seans almayı tercih edebilir.
Seanslar Hamg, Sıklıkla Yapılır?
Psikoterapi seanslarının sıklığı, danışanın ihtiyaçlarına, terapistin önerilerine ve terapi sürecinin türüne bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak, en yaygın seans sıklığı haftada bir kez olur. Bu, terapistin ve danışanın birlikte uygun gördüğü bir düzenlemeyle değişiklik gösterebilir.
Başlangıçta, özellikle zorlayıcı bir dönemden geçen biri için haftada bir seans önerilebilir. Bu sıklık, danışanın duygu ve düşüncelerini işlemeye ve ilerlemeye odaklanmalarına yardımcı olur. Terapinin ilerleyen dönemlerinde, seans sıklığı ihtiyaca göre azalmış olabilir. Örneğin, haftada bir yerine her iki haftada bir veya daha seyrek seanslar yapılabilir.
Bazı durumlarda, daha yoğun bir tedaviye ihtiyaç duyulabilir ve seans sıklığı arttırılabilir. Örneğin, ciddi bir kriz veya acil durum varsa, seanslar daha sık yapılabilir. Terapistin ve danışanın işbirliğiyle belirlenen bir plan doğrultusunda, seans sıklığı esnek bir şekilde düzenlenebilir.
Sonuç olarak, seans sıklığı kişisel ihtiyaçlar, terapi türü ve hedeflere göre belirlenir. Terapistinizle bu konuda konuşarak, size en uygun olan sıklığı kararlaştırabilirsiniz.
Psikolog İlaç Yazar Mı?
Hayır, psikologlar ilaç yazamazlar. Psikologlar, psikoterapi (konuşma terapisi) gibi tedavi yöntemleriyle çalışarak duygusal ve zihinsel sağlık sorunlarını ele alırlar. Psikologların eğitimleri ve yetki alanları, psikolojik değerlendirmeler yapmayı, terapi uygulamayı ve psikolojik sorunlarla başa çıkma stratejileri geliştirmeyi kapsar, ancak ilaç tedavisi yazmak onların sorumluluğunda değildir.
İlaç tedavisi gerektiren durumlar için psikiyatristler devreye girer. Psikiyatristler, tıp eğitimi almış ve ardından psikiyatri uzmanlık eğitimi tamamlamış hekimlerdir. Bu uzmanlar, hem psikoterapi yapabilir hem de ilaç tedavisi önererek, ilaç yazma yetkisine sahiptir.
Eğer bir psikolog terapi sırasında, bir kişinin ilaç tedavisine ihtiyaç duyabileceğini düşünürse, kişiyi bir psikiyatrist veya başka bir uygun sağlık profesyoneline yönlendirebilir.
Sorunlarım Tekrar Eder mi ?
Psikoterapi ve diğer tedavi süreçlerinde yaşanan ilerlemeler genellikle kalıcı olabilir, ancak bu, kişisel çaba, yaşam koşulları ve yaşadığınız zorlukların türüne bağlı olarak değişir. Sorunlarınızın tekrar etme olasılığı, bazı durumlarda kaçınılmaz olabilir. Ancak bu, tedavi sürecinin başarısız olduğu anlamına gelmez. Bunun yerine, psikoterapinin amacı, size bu gibi durumlarla nasıl başa çıkabileceğinizi öğretmek ve sağlıklı başa çıkma stratejileri kazandırmaktır.
Bazı zorluklar, özellikle derin kökleri olan travmalar, kişilik yapısı, ya da çevresel faktörler nedeniyle zaman zaman yeniden ortaya çıkabilir. Ancak terapinin etkisiyle, tekrar eden sorunlarla daha güçlü bir şekilde başa çıkabilir ve bu durumları yönetme becerilerinizi geliştirebilirsiniz.
Özetle, terapi süreci kişisel bir yolculuktur ve bazen eski sorunlar yeniden gündeme gelebilir, ancak terapinin ana amacı, bu tür durumlarla baş etme yollarınızı güçlendirmektir. Terapistinizle bu konuda açık bir şekilde konuşarak, tekrar eden sorunlar için yeni başa çıkma yöntemleri ve stratejiler geliştirebilirsiniz.
Danışan Gizliliği Nasıl Korunur?
Danışan gizliliği, psikoterapi ve danışmanlık süreçlerinde son derece önemlidir ve etik bir zorunluluktur. Psikologlar ve terapistler, danışanlarının kişisel bilgilerini korumak için belirli kurallara ve yasalarına uymak zorundadır. İşte danışan gizliliğini korumanın başlıca yolları:
Gizlilik İlkesi: Terapistler, danışanla yaptıkları her görüşmenin içeriğini gizli tutma yükümlülüğüne sahiptir. Danışanın rızası olmadan, terapi sırasında konuşulanlar başkalarıyla paylaşılmaz.
Yasal Düzenlemeler ve Etik Kurallar: Psikologlar ve terapistler, profesyonel etik kurallara ve yerel yasalara göre hareket ederler. Çoğu ülkede ve bölgedeki yasalar, danışanların gizliliğini güvence altına alır. Yine de, belirli istisnai durumlar dışında, terapistler yalnızca danışanın rızasıyla bilgi paylaşabilirler.
İstisnalar: Bazı durumlarda, gizlilik ihlali söz konusu olabilir. Bunlar genellikle şu durumlarla ilgilidir:
Danışanın kendine zarar verme riski: Eğer bir kişi kendine zarar verme veya intihar etme riski taşıyorsa, terapist, danışanın güvenliğini sağlamak amacıyla belirli bilgilere başkalarına (örneğin, aile üyeleri veya sağlık profesyonelleri) iletebilir.
Başkalarına zarar verme riski: Danışan, bir başkasına ciddi bir zarar verme tehdidi oluşturuyorsa, bu da gizlilik ihlali gerektirebilir.
Çocuk istismarı veya ihmal: Bir çocuk, yaşadığı fiziksel, cinsel veya duygusal istismarı terapiste bildirirse, terapist yasal yükümlülük olarak durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadır.
Kayıt ve Dosyalar: Terapistler, danışanın bilgilerini profesyonel bir şekilde saklarlar. Kişisel bilgilerin bulunduğu dosyalar güvenli bir şekilde korunur ve yalnızca belirli kişiler tarafından erişilebilir. Elektronik kayıtlar şifrelenmiş sistemlerde tutulur.
Danışanın Rızası: Terapist, danışandan belirli bilgileri başkalarıyla paylaşmak için onay alabilir. Örneğin, bir danışanın psikiyatrist ile işbirliği yapması gerektiğinde veya aile terapisi için bazı bilgiler paylaşılması gerektiğinde, danışanın izni alınır.
Danışan gizliliği, terapinin güvenli ve etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için temel bir ilkedir. Gizlilik, danışanın terapiste karşı güven duyabilmesini ve açık bir şekilde kendisini ifade edebilmesini sağlar.